29.08.2011

Eski Dosta Hediye

Gelecek kaygısı sarınca bedeni ve sen ki duru aşk deryasında yelkensiz yol almaya çalışıyosan,
O zaman batman kaçınılmaz, gelecek ise bir yalan olmuştur sevgilin için...
16 Ocak 2009 Cuma

BİR YURTSEVERİN ANATOMİSİ - Uğur Mumcu

24 OCAK 1993| GAZETECİ YAZAR UĞUR MUMCU, OTOMOBİLİNE YERLEŞTİRİLEN BOMBANIN PATLAMASI SONUCU, SUİKASTE KURBAN GİTTİ.

42 YILI, 22 AĞUSTOS GÜNÜ KIRŞEHİRDE, DÜNYAYA GELDİ UĞUR MUMCU.

TAPU KADASTRO MEMURU HAKKI ŞİNASİ BEY İLE NADİRE HANIM’IN DÖRT ÇOCUĞUNDAN ÜÇÜNCÜSÜYDÜ.

49’DA ANKARA ULUS DA DEVRİM İLKOKULUNDA BAŞLADI ÖĞRENİMİNE,
ONUN DA DEDİĞİ GİBİ BELKİ DE O YÜZDEN “ DEVRİMCİ ” OLDU.

Makbet, Makber'i Bilseydi !

Ölümüne giderim dediğin her yolun en nihai istikametidir Ölüm.
Ölmek için yaşıyor ve yaşadığın her gün, ölüme bir adım daha yaklaşıyorsun.
Fakat sen hiç ölmeyeceğini sanıyorsun. Gaflete kapılıyor, kendini kandırıyorsun.
İşte bu hal veya ahval, ölümsüzlük arzun; seni hırçın, yalancı ve adi bir beşer haline büründürüyor...
En öfkeli anında sadece bir anlığına bile hatırla kabri.
Kim bilir senin naçiz bedenin belki tek parça halinde dahi olamayacak o son gün!
[Ankara] 15 Mart 2011

Alican'ıma - Can Kardeşime..

Belki aynı anne babadan dünyaya gelmedik...
Aynı hanede büyümedik...
Kader yollarımızı öyle bir çizdi ki can kardeşim, ömrümün vazgeçilmezi oldun...
Ağladığımızı hatırlamıyorum, çünkü benim sulu gözlü halime sen hep gülen güneş oldun.
Kardeşliğini bana her daim yansıttın.
Sen bir müddet sonra gideceksin...
Ve bu gidişinle bir kaç damla dökülecek gözlerimden; birlikte geçirdiğimiz o güzel anıların hatırına...
Sigara dumanımdan kim rahatsız oalcak? Sonra dayanamayıp bir fırt çekecek ve sonrasında o zıkkımı ağzına sürmemiş gibi tekrar söylenecek...
Şubat 2012'de geri döndüğünde bakalım ben neresinde sen neresinde olacağız hayat yolunun...
Özlemek gibi ulvi bir duyguyu her an hissetmek için GİT! ve Bende olduğun gibi geri gel Bilader :)

[Ankara]11 Ağustos 2011 Perşembe, 13:48

4.07.2011

Su Hayattır!

Bardağını ne ile doldurduğun çok mühim...
Takmışlar bardağın yok dolu tarafı olmadı boş tarafı geyiğine...
Sen o bardağı,
Kanla da doldurabilirsin,
Göz yaşlarıyla da.
Belki acı ile belkide yalnızlığınla...
Zaman gelir sevinçle dolar, onu boşaltıp hüznün ile doldurabilirsin...
Yani, her daim doldur boşalt mevzu'SU'dur hayat!
Lakin hangi kadehtensindir, onu iyi bellemen gerekir...
Viski kadehinde, şarap iyi gitmez!

2.07.2011

Aristokrasiyi Cehalet Öldürür...

Milattan sonra iki milenyum geçmiş ömrümün baharında...
Ve ben her gün yeni bilgiler edinerek entel-dantel işlere bulaşıyorum.
Aristokrasi ne idi? Cehaleti kim kaybetti?
Bunları yazacağım aklım yettiğince, bileğim döndüğünce...
Antik yunan medeniyetlerinde, aristokratların gelir seviyesi gayet iyiydi. Bölge yönetiminde söz sahibi ailelerden geliyorlardı.
Günümüz dünya konjonktüründe ise, gelir seviyesinden bağımsız, okumak için harçlığını denkleştirebilen ve kendini ilime veya bilime adamış kişilerin ulaşmaya çalıştığı mertebe olarak görülmekte...
Peki Aristokrasi, halkın cehaletini bir nebze olsun hafifletebiliyor mu?
Sözüm ona, 'Eğitim cehaleti alır, eşeklik baki kalır' denir.
Eşeklik baki kalır, EVET! Eşeklik, Nasrettin Hoca ile bile laf yarıştıramamıştır.
Öyle ki, süt satmaya çalışan hoca bile pes etmiştir eşeğin anırmalarından ötürü...
Sorularla devam edelim ki cevaplarımızı daha kolay bulabilelim.
Cahillik veya eşekliğin, eğitimle geçemeyen kör noktası nedir?
Tarih tekerrür eder her daim.
Ölüm var ise çaresiz, bulunur em'i;
Ömrüm bir gün bitecek, ebedi bir beden yok değil mi?
İnsanoğlunun en büyük zaafı 'unutkanlıktır'!!!
Her daim unutur başından geçenleri. Sorsan herkese hayatı bir romandır. -Hem de ağır bir roman-
Ya adem oğlu!
Sen değil mi idin varoşlardan gelip, sırça köşklerde sefa süren.
Sülaleni unutup, yediğin bir lokma ekmeğe şükreden.
Cehaletin o zamanlar görmediklerinden idi.
Şu sıralar ise göremediklerinden; çoğu unuttuklarından.
Eşek olan aristokratlar, bir dönem cahilliklerini yenmek için sayfalar dolusu kitaplar okudu.
Atalarının gidemediği yerlere seyahat etti. Sandı ki cehaleti gitti.
Ama, düşünce kalkmasını öğrenmişti.
Onu da unutup gitti...
Velhasıl, 'Eğitim eşekliği aldı, cehalet baki kaldı' derim ben o zaman.
Cehalet bir kişilik önermesidir...
Saf su elektiriği iletir, tuzlu su ise elektiriği daha iyi iletir.
Şekerli suda elektirik iletimi daha zayıftır.
Eğitim bir kilo şeker olsa, senin şerbetinden zinhar fayda gelmez bu halka!
Halkta her daim, fakir bulursun. Zavallı da bulursun. Hastası da çoktur, psikolojisi bozuk işsizi de...
O halk sana demokrasi de öyle bir darbe yapar ki, hem geçmişini unutursun, hemde geleceğini...
Peki, bu akıllı geçinen kör cahillerin SUÇU NE?